Virüs….
Dünya çapında 31 milyondan fazla vakanın olduğu günlerde Türkiye’de de güncel vaka sayıları ve vefat sayıları giderek artıyor. Görünen o ki açıklanan tedbirlere uyulmaması sebebiyle bu sayılar artmaya devam edecek.
Tedbirlere uyulmuyor ve aynı zamanda da virüs hakkında konuşuluyor. Konuşulanları duyuyorum. Deniyor ki “Bu hastalığa herkes yakalanacak.” veya “Bu virüs, herkesin kapısını elbet bir gün çalacak.” Evet, denilen doğru olabilir. Herkes yakalanacaktır, herkesin kapısı bir gün elbet çalınacaktır. Fakat biz biliriz ki: evimizin kapısı her çalınışında açılmaz. Beklenir. Gelen kimdir, nedir, necidir? Öğrenilir ve açılacaksa o zaman açılır. Ben diyorum ki: beklemek lazım. Kapıyı açmayın. Tedbirlere uyun. Belki bu bela, mutasyona uğrayacak, belki aşı bulunacak değil mi?
Sonra her yakalanıp hastalığı atlatıp iyileşen, bir daha yakalanmayacak anlamına gelmiyor. Yapılan çalışmalar ikinci bir enfekte durumun olabileceğini gösteriyor.Dolayısıyla bekleyelim ve o kapıyı açmayalım.
Bir de şu konu var ki çok önemli: illerdeki yoğun bakım sayısı, solunum destek ünitesi sayısı belliyken ve her vatandaşımızın kusursuz bir sağlık hizmeti alması hakkıyken neden kapıyı açacağız ki? Tabi ki kapıyı açmayacağız. Sabredeceğiz… Sağlık çalışanlarına ve tabi ki Türk siyasetçilerine seçim yapma zorunluluğu tanımayacağız ki bu işler Türkiye’de nasıl olur hepimiz iyi biliriz!