BABACAN: Kırşehir'de istihdama değil cezaevine yatırım yapıyorlar..
Kırşehir'de Cezaevine harcanan parayla 7 tane 100 yataklı hastane yapılabilir..
Kırşehir bunları hak etmiyor..
Kırşehir'in derdi çok.. ahileriniz ve ozanlarınızla gurur duyuyoruz..
Kadınların ön palnda olması için çalışacağız..
Kadın girişimcilerimizi destekleyeceğiz..
gençlerin göçünü önleyeceğiz..
eğitim şehri olan Kırşehir'in yükselmesini hedefleyeceğiz..
Cacabey Gözlemevi yıllarca kullanıldı ancak günümüzde işlevini yitirdi.. bu konuya el atacağız.. Şehir merkezinde esnaflar ile de görüşen Babacan ekonomiden şikayetçi olan esnaflardan çözüm karşılığında oy talep etti. Daha sonra İl Kongresi için Neşet Ertaş Kültür Merkezi'ne hareket ederek buradaki konuşmasında hükümete yüklendi.
Babacan, "İktidarın otoyol, köprü, hastane gibi büyük projeler için ne kadar ödeme yaptığı artık öğrenilemeyecek. TBMM’ye, milletin Meclis’ine yalnızca toplu tek bir rakam açıklanacak. Şeffaflık en önemli ilkelerden ama onlar karanlığı seviyor, gizlemeyi tercih ediyorlar. Bu milletin parasını kullanırken gizli saklı ne yapıyorsunuz? Neyi gizliyorsunuz? neyi saklıyorsunuz? Milletin parasını harcadıklarının farkında değil bunlar, bizim zannediyorlar, zaten çok uzayınca böyle olur. Bir iktidar çok uzun süre iş başında kalınca böyle olur. Tarihte bunlar sabit. Oturduğu koltuk devletin değil benim zanneder. Her şey size emanet, vatandaş size emanet etmiş.
Kırşehir’de halen devam eden cezaevi inşaatına harcanan para 270 milyon TL. Bu kaynak tarım ve hayvancılığa yönlenseydi, ya da esnafımıza destek için harcansaydı, Kırşehir için çok daha yararlı olurdu. Ama yatırımı cezaevine yapıyorlar. İstihdam değil, demokrasi değil, hukuk değil cezaevi inşa ediyorlar. Kırşehir sanayisinin gelişmesi için, üretimin yapılabilmesi için yeterli destek sağlanmıyor.
Kırşehir’in kendi hammaddeleri değerlendirilmiyor. Devlet hastanesi sayısıyı daha önce ikiydi; tek hastaneye düşürüldü. Yatak sayısı düştü. Kırşehir’de sağlık hizmeti vasatın altında kalıyor. Vatandaşlar çevre illere gitmek zorunda kalıyor. Halbuki Cezaevi ihale bedeliyle 100 yataklı tam 7 tane hastane yapılabilirdi. Bu şehir, Kırşehir bunları hak etmiyor. Bunlar şehrimize yakışmıyor."
Bugünkü hükümet ne yapıyor? Geçtiğimiz hafta içinde bütçede fonksiyonel sınıflandırma tablosu kaldırıldı. Bu biraz teknik tabir. Hükümet diyor ki “Ben ne harcadıysam bundan sonra tek bir rakam yazacağım, öyle detay falan da açıklamayacağım. Size detay vermeyeceğim” diyor. Yani iktidarın otoyol, köprü, hastane gibi büyük projeler için ne kadar ödeme yaptığı artık öğrenilemeyecek. TBMM’ye, milletin Meclis’ine yalnızca toplu tek bir rakam açıklanacak. Hiçbir hukuk kuralını, etik değeri tanımıyorlar. Bu bir zihniyet problemidir.
Bir ülkede meclisin egemenliğini zayıflatırsanız millet egemenliğini zayıflatırsınız, kurumları zayıflatırsınız, demokrasimize zarar verirsiniz. Bu bütçe milletin bütçesi milletin. Kimsenin kendi malı mülkü değil.
Hangi bütçe kalemi olursa paranın kalem kalem denetlenebilir olması gerekir. Bunu engelleme hakları yok. Şeffaflık en önemli ilkelerden ama onlar karanlığı seviyor, gizlemeyi tercih ediyorlar. Bu milletin parasını kullanırken gizli saklı ne yapıyorsunuz? Neyi gizliyorsunuz? Neyi saklıyorsunuz? Bu ülkede aileler ay sonunu getirmek için harcadığı her kuruşu tek tek hesap ederken, siz neyi kimden saklıyorsunuz? Bu milletin kaynaklarını kimlere nelere harcıyorsunuz açık olun dürüst olun.
Grup toplantısında hükümetin ortağı öfkeyle bize sataşmış, partimizi, arkadaşlarımızı ve beni de kastederek ‘siyasi fosil’ gibi bir laf etmiş. Şimdi bize ve bana diyor bunu ‘siyasi fosil’ diye. Neyse artık buraları geçelim, çok uzatmayalım o konuyu. Şimdi Türkiye’nin en yeni siyasi hareketine, sahiplerinin gençler olduğu bir partiye siyasi fosil denmez. Bu konuda söylenecek çok şey var ama girmeyeceğim bunlara, herkes her şeyi görüyor.
İş gücü var insan gücü var niye bu kadar ithalat yapıyoruz çünkü kötü yönetim beceremiyorlar akılları memleket meselelerinde değil, akıllar başka yerde. Adalet, eşitlik, liyakat, şeffaflık siliniyor, yönetenler tarafından ayaklar altına alındı, çiğneniyor.
Ülkemizdeki yoksulluk tarihin rekor seviyesinde şu an. Hayat pahalılığı can yakıyor, can alıyor asgari ücret sefalet ücretine dönüşmüş durumda. Emekli maaşları neye göre arttırılıyor? Memur maaşları neye göre arttırılıyor? Devletin açıkladığı enflasyona göre arttırılıyor? Gerçek enflasyon değil, yoksulluk ülkede son dönemlerde görmediğimiz kadar hızlı artıyor.
Hükümetin ortağı askıda ekmek kampanyası başlattı. Bugün bu kampanyayı başlatan hükümet ortağı ekonomi ne zaman kötü olsa oradan hükümet ortağı olarak karşımıza çıkıyor. Hatırlayın üçlü koalisyon dönemini, 90’lı yılların sonu 2000-2001 o dönemde yaşanan ve yakın tarihimizin en büyük krizi olan 2001 krizinde neler yaşanmıştı hatırlayın. 20’ye yakın banka batmıştı memlekette, milli gelirin 3’te 1’i kaybedilmişti, gecelik faiz yüzde 7.500’ü görmüştü. Yıllık enflasyon yüzde 70’leri geçmişti. Başbakanlığın önünde yazar kasalar fırlatılmıştı. O zatın çalışma odası o binadaydı, halkımız yine açlık sınırındaydı, yine becerememişlerdi. Dünya Bankası’ndan bir Başkan Yardımcısını ekonominin başına getirmek zorunda kalmışlardı. Borcun faizini ödeyebilmek için dahi, yeni borca ihtiyaç duymuşlardı. Şu an bunlar yine hükümete ortak ve ülkemiz yine derin bir ekonomik krizin içinde, bunu biliyorlar. Ortak oldukları hükümet yönetmeyi beceremeyip vatandaşı ekmek parasına muhtaç bırakıyor sonra da bunlar ekmeği asıyorlar meydanlara. Biz bu ülkenin yerli ve milli geleneklerine bu kadar yabancı bir duruş görmedik açıkçası.
Şu anda bu ülkede iktidarın görevi tek bir çocuğun bile aç yatmamasını sağlamak küçük müçük bugünkü iktidarın tek ortağısınız. Size bunu da mı biz hatırlatalım. İşinize geldiğinde iktidarmış gibi davranıyorsunuz, astığım astık kestiğim kestik diyorsunuz. İşinize gelmeyince de sanki üzerinizde hiçbir sorumluluk yokmuş gibi mağdur şapkanızı takıp meydanın ortasına ekmeği asıyorsunuz. Ülkenin içine düştüğü durumdan siz de sorunlusunuz kaçamazsınız. Başarılı olunca ortağım başarısız olunca dışarıda durup mağduriyet şapkanı tak, ekmeği as, yok öyle kaçamazsınız.
Tarımcılık hayvancılık günü birlik karalarla yönetiyor, bütüncül bir politika yok. Dolar arttıkça tarımın maliyeti artıyor. Hani biz dolara bakmıyoruz diyorlar ya çiftçi, esnaf bakıyor günlük hayatını direk etkiletiyor. Doğru tarım politikaları uygulanmadan Tarım ve hayvancılığı geliştirmek değil mevcudu dahi koruyamazsınız, nitekim edemiyorlar da. Tarım ürünleri ithal ediliyor."