Kazancılar yokuşu,
500 bin kişi,
42 kişi hayatını kaybetti.
12 Eylül darbesinin alt yapısı oluşturuldu.
Sular İdaresi üzerinden ateş açıldı.
1977
The Marmara’dan ateş açıldı. ABD’li bir gurup ateş açılan katta konaklıyordu!
Beyaz Renault ve Sıraselviler Caddesi, Gümüşsuyu,
Panzeri halkın üzerine sür emri!
DİSK,
Sinyal çalarak, su sıkarak, ses bombası patlatarak!
Panik,
42 kişiden 29’u ezilerek vefat etti.
1 Mayıs.
“İşçi sınıfının insanlığa hiçbir borcu yoktur. İnsanlık ona borçludur.” Denilir. Öncelikle kula kulluk etmeye karşı verilen mücadelenin adı olan; alın terinin, emeğin, dayanışmanın günü 1 Mayıs Uluslar Arası, Birlik ve Dayanışma gününü kutlarım.
Tabii 1 Mayıs denilince akla gelen ve tarihe “Kanlı 1 Mayıs” olarak geçen 1 Mayıs 1977 yılı geliyor. Ve yazı başlığının altında yazdığım kısa cümleler o günü hatırlatıyor bize…
Peki, günümüzde neden 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamak bu kadar önemli?
“Taksim sembolik bir değer, ortak hafızadır.” Diyorlar. Anladığım kadarıyla işçi sınıfının 1 Mayıs’ı taksimde kutlamak istemesinin sebebi 1977 yılının anısı…
Anayasa Mahkemesi, 2016 yılında açılan bir davayı karara bağlamış ve 1977 yılındaki katliama atıfla, Taksim’in işçi ve emekçilerin “ortak hafızası” ve “sembolik değeri” olduğuna vurgu yapmış. Meydanın önemine ilişkin şu değerlendirme bulunmuş:
“…bu nedenle işçi ve sendika kültürünün yapı taşlarından biri olan Taksim Meydanı yalnızca 1 Mayıs günü orada olanların dayanışmasının değil, aynı zamanda emekçilerin ortak hafızasının varlığını göstermektedir. Bu durumda kendisini o kültürün bir parçası olarak gören her kişinin 1 Mayıs günlerinde Taksim Meydanı’nın ifade ettiği anlamı doğrudan tecrübe etmek ve edindiği tecrübeyi kuşaklar boyunca aktarmak için burada bulunma hakkı vardır. 1 Mayıs’ın Taksim Meydanı ile özdeşleşmesi nedeniyle anılan mekânın sınırlanması aktarılmak istenen düşüncenin de sınırlanmasına neden olmaktadır.”