Haziran ayı okumamıza Didier Anzieu’nun Metis Yayınları’ndan çıkan “Beckett” adlı kitabını ekledik. Çevirisini Nesrin Demiryontan’ın yaptığı kitabın tanıtım bülteninde şunlar ifade edilmiş:
Samuel Beckett pek tanınmayan
İrlandalı bir yazarken, Wilfred R. Bion’la Londra’da
gerçekleştirdiği bir psikanaliz tedavisinden yıllar sonra
yirminci yüzyılın en büyük yazarlarından, Bion da psikanalizin
en özgün kuramcılarından biri olacaktı.
Yaratıcı sürece
ilgi duyan psikanalist Didier Anzieu, bu tedavinin seyrini, girdiği
çıkmazı, bir otoanaliz biçiminde yeniden ele alınışını ve bu
aşamanın hem yazar üzerindeki tedavi edici etkisini hem de yazarda
edebi açıdan nasıl bir verimliliğe yol açtığını anlatıyor.
Anzieu’nün kitabı denemeden, klinik gözlemden, seyir
defterinden ve biyografiden izler taşıyor. Yazar yeri geldiğinde,
hakkında yazdığı yazara da öykünüyor, onun üslubunu
yakalamaya çalışıyor. Bazen okumanın, bazen de yazının bir
savunusuna girişiyor.
Neredeyse kırk yıl boyunca büyüsüne
kapıldığı yazar hakkında kitap yazan bir psikanalistin bu
sıradışı okuma, yorumlama ve yazma günlüğünün edebiyat,
psikanaliz ve yazmakla ilgilenen okurların ilgisini çekeceğine
inanıyoruz.
Ve Beckett severlere okumasını yaptığımız kitaptan tadımlık:
“Zaman birliği hem geniş, hem de anlaşılması kolay: Biri için verili bir anda var olan şey ile başka biri için başka bir anda var olan şey arasında fark yok; daima şimdiki zaman; tabii temsil edilebilir olması koşuluyla. Ama, her biri kendi tarzında olmak üzere, yazı ve psikanalizin yaptığı şey de bu değil mi?”
” ‘Psikanalist olarak ancak beni etkileyen bir yapıt üzerine düşünebiliyorum. … Bir yapıtın benden söz etmesine izin vermeden ben ondan söz edemiyorum.’ “
“Ayrı uçlarda iki dil mantığı olabileceği fikrine değinerek onu ürkütüyorum: tüm sözcüklerin farklı olduğu ama anlamlarının aynı olduğu bir dil ve her anlama gelen tek bir sözcüğün olduğu bir başka dil.”
“Beckett’ın yapıtı, kara geceden gri bir şafağın doğduğu ve dünyaya bir yüzey verdiği, o her zaman geçici, her zaman yeniden yaratılması gereken anda yükselir ve o anda kalır. … bilinçdışının ağır ve kara gölgesi ile açık bilincin göz kırpan ışıkları arasında bağlar dokumaya çabalar. Zaten Murphy kendi ruhsal işleyişini böyle tasarlıyordu.”