Kuşlar şarkı söylemeye yine gelecek, yeter ki biz yüreğimizde taze ve yeşil fidanlar saklayalım. Olacak! Bu topak, bu su, bu hava döndüğü sürece biz onu anlamlandıracağız. Hepimiz, istisnasız…
Şarkı söyleyen sadece kuşlar mı? Develer mesela şarkı söylemez mi? Evet, onlar da söyler. Biz iyi biliriz develerin nasıl şarkı söylediğini…
Şöyle ki:
Rivayete göre, erkek deve dişi devenin kokusunu çok uzaktan alıp ‘bozu’lar; dişi deve karşılık verir. Erkek devenin bozulmasından “bozlak”, dişi devenin karşılık vermesinden “maya” kavramları ortaya çıkmıştır. Maya, aynı zamanda dişi devenin diğer bir adıdır. Belki de kişinin maysı ile ilgili argo yorumlarda buradan geliyordur.
Fakat Bozlak diyince bir dakika durduk değil mi? Türk Halk Müziğinde Orta Anadolu’yu kapsayan bir uzun hava türü olmasının dışında, aynı zamanda özellikle Çukurova kısmında hikâyeli türküler olarak karşımıza çıkar, Bozlaklar. Türk milletinin asırlar boyu yaşamış olduğu ve yaşamaya devam ettiği dinî, coğrafî, edebî, sosyal ve kültürel olayların etkisi sonucunda büyük bir ihtimalle Orta Asya’da doğmuştur. Bozlak, Türkçe bir kelime olduğu için Türk Dünyası’nda da bunlara yakın manalarda kullanılmaktadır. Örneğin; Azerbaycan’da bozlak olarak; “yüksek sesle ağlamak“ günümüzde kullanılan anlamı ile “şiddetle bağırmak”, Kazakistan’da bozda-bozdav; ”devenin bağırması, hıçkıra hıçkıra ağlamak ve bir ritimle ses çıkartmak” anlamlarını taşımaktadır. Örnekler uzatılabilir…
Evet, gurur duyuyoruz. Çünkü Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük bozlak ustası bizden biridir. Yağmurlu dağlarının kucağında doğmuştur rahmetli Muharrem Ertaş Usta. Neşet Ertaş Ustanın babasıdır. Onun çığırması, bağırması, yüksek ağlaması, şiddetle bağırması, hıçkıra hıçkıra ağlaması, ıstıraplı hüzünlü ses çıkarması, feryat etmesi veya kederle ağlamasının tınısı kulaklarımızdadır. Onun yetiştirdiği çıraklar Türkiye’ye, hatta dünyaya mal olmuştur. Dolayısıyla o Kırşehir’imizin olmazsa olmazıdır.
Çok yakın zamanda Kırşehir Belediye Başkanı Sayın Selahattin Ekicioğlu, şaşasız bir törenle elinde sazı ile şehre giren herkesi; sevgiyle, saygıyla ve büyük bir hürmetle kucaklayan Muharrem Ertaş heykelini yeniden olması gereken yere dikmiştir. Teşekkür ederiz. Fakat heykelin etrafındaki trafik ışıkları, trafik tabelaları ve hele hele o; kocaman bir ucube gibi duran reklam tabelası, (Tabii bana göre.) inanın, Usta’nın manevi huzurunu rahatsız etmektedirler.
Sayın Belediye Başkanım arz ve talep ederim.