Türk ekonomisini bir tarafa koyarsak son hafta ve görünen o ki bu hafta da gündem kardeş devlet Azerbaycan’a, uluslararası anlaşmaları hiçe sayıp ateşkesi hiçe sayan ve kan döken Ermenistan’ın saldırısı olacaktır, diye düşünüyorum.
Geçen hafta da yine bu köşeden bu saldırının geçiştirilemeyeceği, herkesin bu saldırıya tepkisini iletmesi gerektiğini yazmıştım. Öyle de oldu. Devlet tüm organlarıyla durumla ilgili yapacağını yaptı. Konu ile ilgili muhalefet partileri de üstüne düşeni yaptılar ve bir millet olduğumuzu deklare ettiler. Tabii ki böylesi bir beraberlik gelecek günlerimiz için umut verici olarak değerlendirilebilir:
Tıpkı geçen hafta yazdığım gibi savaş olmamalıdır. Savaş çok kötü bir durumdur. Savaş da çocuklar, yaşlılar, kadılar ve hatta diğer canlılar telafisi mümkün olmayan yaralar alırlar. Savaş bir cinayettir. Öyle der, büyük önder Mustafa Kemal Atatürk: “Savaş zaruri ve hayati olmalıdır. Milletin hayatı tehlikeye maruz kalmadıkça savaş bir cinayettir.” Evet, tıpkı denildiği gibidir. Savaş acıdır, gözyaşıdır, kandır…
Peki, ne yapacağız? Diplomasi…
Şöyle ki:
10 Eylül 1923 günü Mustafa Kemal Atatürk muzaffer bir komutan olarak “Bu şehre bir şey olsaydı çok üzülürdüm.” dediği İzmir’e girer ve İzmir kıyısından denize bakarken, ” Bir rüya görmüş gibiyim.” der.
İzmir’de büyük bir coşku hâkimdir. Şehir bayraklarla donatılmıştır. Paşa, hükümet konağından muzaffer bir komutan olarak ve aynı zamanda TBMM Başkanı olarak halka hitap etmiştir. Bu arada şehirdeki Rumlar, İngilizler, Fransızlar ve bin bir millete tabi olanlar tedirgindir…
Bu arada Paşa ile İngiliz konsolosu Harry Lamp arasında sert bir tartışma yaşanmıştır. Şöyle ki; Konsolos, Paşa’dan, İngiliz vatandaşları için mal ve can garantisi istemesi üzerine, Paşa, “Yunan işgali sırasında vatandaşlarınızdan eminseniz (yani garantileri varsa) Yunanistan’a gidiniz.” demiş. Bunun üstüne Konsolos, “İngilizlerle savaşmak mı istiyorsunuz?” sorusuna, “Barış sağlanmış mıdır ki savaş olsun…” şeklinde çok ağır bir cevap vermiştir.
Diyeceğimiz o ki: Çokça diplomasi…
NOT: 10 Ekim 2020 tarihi Kırşehir Express Gazetemiz için önemli bir tarihtir. 10 Ekim 2020 “Sahibinin Değil Kırşehir’in Ssesi” sloganıyla başlayan serüvenin 7. yılının bitip, 8. yıla evrildiği tarihtir. Kutlu olsun… Bu vesile ile bu başarıya emek veren tüm arkadaşlara teşekkür ediyorum.
