“Hepimiz farklı olduğumuzda çok büyük bir organizma oluruz.” diyorlar. Doğru mu? Evet, bence doğrudur. Düşünsenize vücudumuzdaki tüm hücreler aynı olsaydı nasıl olacaktı? Mesela, nöronların yaptığı işi bir karaciğer hücresi nasıl yapacaktı. Ya da karaciğer hücrelerinin yaptığı işi bir dil hücresi nasıl yapacaktı. Mesela, bir kıl hücresi, bir kan hücresinin işini yapabilir mi? Hani derinlere girmeye, tıbbi terimlerle süslemeye gerek yok. Olmaz işte. Herkesin görevi, yapısı farklı ama dikkat edin aynı DNA’yı taşıyorlar. Yani bir ortak noktaları var. Bu ortak nokta onları bir yapıyor, tek yapıyor ve güçlü kılıyor.
Geldiğimiz noktada herkese ihtiyacımız var. Ama istisnasız herkese… Yeter ki sağlam ve sarsılmaz bir ortak noktamız olsun. Ortak noktamız var mı? Var. Hem de çok sağlam ortak noktamız ve hatta ortak noktalarımız var.
Peki, neden çok büyük bir organizma olamıyoruz. O kahrolası üç harfli yüzenden mi? Yani, BEN ya da EGO olduktan sonra büyük organizma olmaz mı diyorsunuz? Kahrolası üç harfli yüzenden herkes sıkılmadan, gücenmeden kendi işini yapmaz mı diyorsunuz?
Olur, olur. Bal gibi olur.
Ne demiş Mevlana;
Bir gün gelir,
Açmaz dediğin çiçekler açar.
Gitmez dediğin dertler gider.
Bitmez dediğin zaman geçer.
Hayat öyle bir sır ki;
Önce şükür,
Sonra sabır,
Sonra da inanmak lazım
İnanmak lazım, inanmak…