Kırşehir Express Gazetesi

ÇOCUKLUK RENKLERDE GİZLİ

ÇOCUKLUK RENKLERDE GİZLİ
Nergis Karayel( nergiskarayel@kirsehirexpressgazetesi.com )
05 Ekim 2021 - 11:01

Resim, ruhumuzun görsel ifadesi. Kimisi tıpatıp aynısı kimisi karmaşanın içinde gizli. Bakmayan göremez, göremeyen ruhu hissedemez, hissedemeyen ise biçare kalır.

Üniversitede ikinci sınıftayım, sanırım o zamanlar daha hissetmek denir bilemiyorum, hocamız bir röportaj ödevi verdi. Konu “çocukluk”. Röportaj için uzun bir meslek grubunu hallettikten sonra sanatçı ile yapılacak röportaj kaldı. İzmir Caddesi’nde pek çok atölye gezdik. Ressamlar, müzik atölyeleri derken kimse bizimle röportajı kabul etmedi. Neden sonra üniversitenin grafik tasarım bölüm başkanından randevu alabildik. Minik ama büyüleyici odada, heyecandan titreyerek, koltuklara diken üstü oturduk. Soracaklarımız sorduk, cevaplarımızı not ettik, tam teşekkür edip çıkacakken “Durun nereye böyle hemen, sıra bende” dedi hocamız. Pencerenin önünde pembe desem pembe değil, mor desem mor değil, adlandıramadığım renkte bir minik çiçeksiz çiçek vardı. Bize onu gösterdi ve “Sizce bu çiçek neden burada?” diye düşüncelerimizi sıralamamızı istedi. Çiçek bakımı ile aklımıza gelen tüm şeyleri sıraladık ama hiç birinde gözleri parlamadı. Bizim boş bakışlarımız sonucu kendisi yaptı açıklamayı. “Güneşi seviyor elbette ama asıl böyle cam önünü değil de geri planda olmak istiyor lakin ben de onun ikindi vakti camdan yansıyan güneşin, şu alttaki narin yapraklarına değdiğindeki rengi seviyorum.” ve sonra biz ikindiye kadar o rengi görebilmek için bekledik büyülü odada. Çıkarken bize “Röportajı tekrar gözden geçirin, çocukluk renklerde gizli” demişti. Bakmak ile görmek, görmek ile hissetmek arasındaki farkları ve ilişkileri o gün öğrenmiştim sevgili hocamız İsmail Kaya’dan. Keşke daha erken öğrenebilseymişim.

Sizce şu zamanın çocukları hissedebiliyor mudur?

Çiçeklerin rengini, toprağın kokusunu, kuzunun yumuşaklığını, kuşların özgürlüğünü, yaprakların hışırtısını? Belki çok erken yaşlarda belki de hiçbir zaman, bakmak ile görmek arasındaki farkı öğrenemediklrinden hissetmeyi de bilemiyorlardır.

Peki, neler yapılmalı?

Çocuklar okul öncesi dönemden itibaren detaya odaklandırılmalı, duyusal zekâlarını arttıracak eylemlerde bulunulmalı ve beş duyu organını doğal ortamlarda çalıştırmalı. Arkadaşlarını, ailesini, doğayı ve kendisini hissedebilmek için daha da geç olmadan çocuklar, sanal ortamdan çıkıp doğru rehberlerle tabiata karışmalı.

Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir, haberleri kopyalamayınız.